0 554 292 59 61
tren
Sosyal Medya Hesaplarımız

Sağlık Hizmetinin Niteliği, Hasta Hakları Ve Hekimin Hukuki Ve Cezai Sorumluluğu

19 Temmuz 2019
3 kez görüntülendi

Sağlık Hizmetinin Niteliği, Hasta Hakları ve Hekim Hukuku

Sağlık hizmetinin niteliği; bir kişinin sağlığının korunması kamu sağlığının korunması demektir. Sağlık hizmeti yarı kamusal mal niteliğindedir. Pazarlanabilir ve topluma önemli ölçüde dışsal fayda sağlar.

Yargı kararlarında sağlık hakkı; sağlık hakkı Anayasa’da sosyal haklar kapsamında düzenlenmiştir ve sosyal haklar dava edilebilen haklardır. AYM 1987/16 E ve 1988/8 E  sayılı kararlarında hastadan tedavi kapsamında alınan muayene ücretinin makul ölçüyü aşması sebebiyle Anayasanın 128. Maddesine dayanarak iptal etmiştir. Danıştay kararlarında ise sağlık hakkı, 1990/90 E. 1990/73 K. sayılı ilamı ile sağlık hizmetinin imtiyaz sözleşmesi ile özel kişilerce gördürülmesi mümkün olmadığı yönünde verilen karar ile yer almıştır.  2009/1338 E. 2009/1799 K. sayılı ilamı ile kamu hastanesine başvuran hastanın özel hastaneye sevk edilmesi sebebiyle tedavi ücreti ödemeye maruz bırakılması devletin yükümlüklerini yerine getirememesinden kaynaklı olduğundan, işlem sonu yapılacak ödemenin devlet tarafından ödenmesi gerektiği yönünde karar vermiştir. 2010/3219 E, 2011/12530 K  sayılı ilamında ise, Devlet hastanelerinde hastanın tedavisine başlamak için yatak ve yer bulunmuyor ise hastanın acil ve tehlike arz eden hastalığı nedeniyle özel sağlık kuruluşunda tedaviye başlanması halinde devletin masraflardan sorumlu tutulacağı yönünde karar yer alır.

Hasta Hakları; sağlık hakkını kullanan kişilerin insan haklarına uygun koşullarda hizmet almalarını amaçlayan haklardır. Hasta Hakları Yönetmeliği ile hasta haklarının hukuki dayanağı ortaya konmaktadır. Hastaların hakları;

  • İhtiyacı ölçüsünde sağlık hizmetine ulaşma , (eşit ve adil dağıtılmayan sağlık hizmeti hak ihlalini oluşturur.)
  • Ayrımcılığa maruz kalmaması,
  • Tedavi şeklini ve uygulayacak personeli seçme hakkı,
  • Vicdani kanaat ve inançlarına saygı gösterilmesini isteme hakkı,
  • Tedaviyi reddetme ve durdurma hakkı,
  • Onuru ile ölme hakkı ,(ötenazi istisnai bir durumdur.)

Hastanın sağlık hizmeti veren kurum/kuruluş, kişiden veya hastalığı ve kendisine uygulanacak girişimlerden haberdar edilmesi hakkı şeklinde sayılabilir.

Hastalar Hakları ihlal edildiğinde öncelikli olarak; 

Hasta veya hasta yakını kimlik ibraz ederek ilgili kurumun Hasta İletişim Birimi’ne başvuruda bulunabilir. Birim sorumlusu başvuruyu HBBS‘ye kaydeder. Kurum öncelikle çözüm aramaya çalışır. Acil bir durum söz konusu ise sağlık tesisi yöneticisi bilgilendirilir. Yerinde çözülemeyen başvurularda birim sorumlusu, hakkında başvuru yapılan personelden veya klinikten 7 gün içinde bilgi ister. Birim sorumlusu cevap yazısının gelmesinden itibaren başvuru ile ilgili toplanan bilgileri HBBS‘ ye yükleyerek Hasta Hakları Kurulu’na iletir. Kurul 15 günde bir toplanır. Karar en geç 30 gün içinde alınır ve karar 30 gün içinde itiraz edilebilir.

Hekimin Hukuki Sorumluluğu

Hekim hukuka uygun davranmakla yükümlüdür. Hekimin özen yükümlülüğü vardır. Hekimin özen kıstası aynı uzmanlık alanında bulunan makul, tedbirli ve özenli hekimin davranışları dikkate alınarak belirlenir. Uzman hekimden beklenen özenle asistan ve aile hekiminden beklenen özen aynı olamaz. Tecrübe eksikliği ve eğitim eksikliği kusurlu sayılmaya engel değildir. Tıbbı müdahale öncesinde, acil durumlarda zaman sıkışıklığı ve tıbbi olanakların kıtlığı, hekimin tıbbi standardını düşürebilir. Bu durumda hekim kusurlu sayılmaz. Hekimin özen yükümlülüğün ihlali;

  • Teşhis
  • Endikasyon belirlenmesi
  • Tıbbi seçimin belirlenmesi ve uygulanması
  • Tedavi veya ameliyat sonrasında bakım
  • Aydınlatma kusuru ve organizasyon kusuru halinde tipik olarak görülmektedir.

Tazminat sorumluluğu borca aykırılık ve hukuka aykırılık hallerinde gündeme gelir. Hukuka aykırılık mutlak değerlerin ihlalidir. İstisnasını hukuka uygun haller oluşturur. Ayrıca davranış normuna aykırılık aranmaz.

  • Zarar
  • Hukuka veya borca aykırılık
  • Nedensellik bağı
  • Kusur tazminatın koşullarını oluşturmaktadır.

Hasta veya hasta yakını doğrudan veya dolaylı olarak zarar görmüş olabilir. Doğrudan zarar görüyor ise maddi ve manevi tazminat davası açabileceği gibi dolaylı olarak zarar görmesi halinde manevi tazminat davası ve destekten yoksun kalma davası açabilir. Hastaya uygulanan girişimin hukuka uygunluğunu ispat etme yükümlülüğü hekimin üzerindedir. Haksız fiile dayanılarak açılacak davada zamanaşımı süresi zarar veya fiilin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, fiilin işlenmesinden itibaren 10  yıldır. Dava açma hakkı hastaya, hasta ölmüşse mirasçılarına, hasta küçük veya kısıtlı ise velisi/vasisine tanınmıştır. Yargıtay kararlarında hekimlik sözleşmesini vekâlet sözleşmesi olarak değil isimsiz sözleşme olarak nitelendirmiştir ve 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir, der.

Görevli Ve Yetkili Mahkeme; 

Bir kişinin tıbbi müdahale sonucunda ağır bedensel zarar görmesi halinde açılacak tazminat davalarının dayanağı TBK’ da düzenlenmiştir.

Hekime karşı  haksız fiil nedeniyle açılacak tazminat davalarında görevli mahkeme HMK 2. Maddesi uyarınca malvarlığı ve şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.

Hekime karşı borca aykırılık nedeniyle açılacak davalarda ise Tüketici Mahkemesi görevlidir.

Eğer hekim kamu görevlisi ise ve görevinden dolayı zarar meydana geldiyse doğrudan idareye karşı İdare Mahkemesi’nde dava açılır. İlgili kamu kuruluşu daha sonra kamu görevlisine rücu eder.

Aile hekimleri de 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanun’u uyarınca idari sözleşme ile kamuya bağlı çalışan, kamu statüsünde yer alan devlet memurlarıdır.

Hekim kamu görevlisi değilse, hak ihlali halinde doğrudan şikâyet yolu ile özen kanunlarla kurulmuş Haysiyet Divanlarınca disiplin cezası ile cezalandırılır. Kendilerine veya kurum ve kuruluşlara karşı dava açılabilir.

Hekimin Cezai Sorumluluğu;

Malpraktisin yanı sıra hastanın aydınlatılmış onamının alınmaksızın hastaya cerrahi veya tıbbi girişimde bulunulması hekimin cezai sorumluluğunu gündeme gelecektir. Malpraktis (Malpractice) “bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeni ile bir hastanın zarar görmesi, hekimliğin kötü uygulanmasıdır” (Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları, md.13). Aydınlatılmış onam ise hastanın herhangi bir tıbbi işleme onay verebilmesi ya da reddedebilmesi için anlayabileceği şekilde yeterince bilgilendirilmesi, aldığı bilgi üzerine düşünmesi, özgür seçimine dayalı kararını vermesi sürecidir. Hastanın risk, süreç ve tedavi aydınlatılmasının yapılması gerekmektedir. Kişi rıza gösteremeyecek durumda, acil durumda veya iradesine ulaşılamayacak durumda ise hastanın aydınlatılması gerekmez. Hastanın gerçek iradesinin ne yönde olacağı araştırılmalıdır. Hastanın önceden vermiş olduğu rızalar dikkate alınmalıdır. Aksi halde endikasyonsuz tıbbi müdahale sebebiyle kasten yaralama suçu gündeme gelecektir.

Ameliyat gibi komplike veya ekip işi ile gerektiren tıbbi girişimlerde meydana gelmiş suç söz konusu ise bu suç kusura oranlarına göre ayrı ayrı belirlenir ve her bir hekimin veya sağlık personelinin sorumlulukları birbirinden ayrı tutulur.

TCK’da hekimin cezai sorumluluğunu kapsayan düzenlemeler yer almıştır. Hekimlerin cezai sorumluluğu anlamında diğer bir önemli düzenleme ise Türk Ceza Kanunu madde 53/6″da yer alan belirli bir meslek veya sanatın icrası sırasında hâsıl olan dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılığın, taksirli suça vücut vereceği hükmüdür.

Hastaya verilen rıza formunun amacına ve hukuka aykırı olarak değiştirilmiş ve doldurulmuş olması evrakta sahtecilik suçunu, yanlış tedavi ve ameliyat sonrası bakım sebebiyle hastanın fiziki veya beyin ölümünün gerçekleşmesi adam öldürme suçunu (TCK 85/1),hekimin kanun veya sözleşmeden kaynaklı tıbbi müdahaleyi yapmaması ihmal suretiyle yaralama suçunu gündeme getirecektir. Hekimin kendi yeteneklerine güvenmesi, sonucu öngörse de gerekli dikkat ve özeni göstermemesi taksirle öldürme veya taksirle yaralama suçunu (TCK 89) meydana getirecek ve ceza arttırılacaktır. TCK da insan üzerinde kişinin rızası dışında deney yapılması veya rıza olsa da gerekli hijyen, denetim ve sağlık koşullarına uyulmaması suç olarak düzenlenmiştir. Hekimin görevini yaptığı sırada meydana gelmiş bir suç söz konusu ise bu suçu kolluk birimine bildirmemesi veya geç olarak bildirmesi, suçtur. Cezanın ertelenmesi mağdurun uğradığı zararın giderilmesi koşuluna bağlanabilir.(TCK 51/2).

Görevli Ve Yetkili Mahkeme;

Taksirle öldürme suçundan farklı olarak taksirle yaralama suçunun takibi şikâyete bağlıdır. Taksirle yaralama suçu, kanunda sayılan uzlaşma yoluna gidilebilecek suçlardandır. Uzlaşma sağlanırsa uyuşmazlık dava yoluna gidilmeksizin çözülecektir. (CMK md. 253, 254) Görevli mahkeme Sulh Ceza Mahkemesi’dir.

Taksirle öldürme suçunun takibi şikâyete bağlı değildir; yani ölen kimsenin yakınları hekimin yargılanmasını talep etmeseler dahi, hekim savcının re”sen yürüteceği soruşturma sonrasında, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe varsa açılan bir kamu davasında yargılanabilecektir. Görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.

Eskişehir Avukat Evren Demircan’a iletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.

ETİKETLER

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Ziyaretçilerimiz tarafından yapılan yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZIN

Bu konu hakkındaki görüşünüzü belirtmek ister misiniz?